"H. Cahit Öztelli" Şeyh Nusrettin Tekkesi'ni 1940’larda Müftü Arif Kılıç ile birlikte ziyâret eder ve daha sonra şunları yazmaktadır :

“Zile’ye yedi kilometre uzaklıkta ve istasyon yakınlarında kendi adı ile anılan ve Tekke de denilen köyde yatmakta olan bir azizdir. Otuz yıl önce Zile Müftüsü merhum Arif Kılıç ile birlikte bu köye gitmiştik.
Evliya Çelebi’nin söz konusu ettiği dut ağacını da gördük. Ne yazık ki, tekkelerin kapatılması sırasında “İnkılâp yobazı” bir kaymakam tarafından ağacın kestirildiğini söylerler. Yerden başlamak üzere ancak bir metre kadar gövdesi kalmıştı, kurumuştu. Yedi - sekiz yüzyıllık eseri kendi eli ile yok eden acaba başka uluslar var mıdır?

Köylüler bu ağacın gövde kabuklarının tütsüsü ile sıtmanın iyi olduğunu söylediler. Evliya Çelebi üç yüzyıl önce de böyle olduğunu bildiriyor.”

24 Nisan 2014 Perşembe

Zile Şeyhnusrettin Köyü (Tekke) Yağmur Duası

Zile Şeyhnusrettin Köyü (Tekke)
"Şeyhnusrettin Hz."Türbe,camiisinde:
27 Nisan 2014 Pazar günü 11.00-14:00 saatleri arasında çeşitli etkinliklerle gerçekleşecek. Köy Camiindeki Mevlid-i Şerif veya hatim okunmasıyla başlayan programa,
Öğle namazının ve "istiska namazının" kılınmasının  ardından bölgede etkili olan kuraklık nedeniyle yağmur duasına çıkılacak. 
Duaların ardından kesilen kurbanların etinden hazırlanan yemekler vatandaşlara ikram edilecek.
Duaya çıkmadan önce küsler barıştırılacak,
yetimler ve yoksullar gözetilecek,Duaya ve Yemeğe Davet edilecek.
Sadaka dağıtılacak.
Çok sayıda ilçemizden ve çevre köylerden gelecek misafirler Davetlidir.

Şeyhnusrettin Köyü (Tekke)
Yağmur Dusı Komitesi Başkanlığı
 Zile- Tokat

17 Aralık 2013 Salı

ÇELTEKLİ DELİ MEHMET "DELİ DER GEÇERİZ AMA"

ÇELTEKLİ DELİ MEHMET
"Bekir Canbay"

MERHUM ÇELTEKLİ DELİ MEHMET EMMİ; YİĞİT NAMI İLE ANILIR. ONUNLA İLGİLİ BİR MENKIBE NAKLEDECEĞİM İNANIR VEYA İNANMAZSINIZ O SİZE AİTTİR.
BİR YAZ GÜNÜ ZİLE POSTANESİNİN ÖNÜNDEKİ BÜFECİ HAYREDDİN'İN ÇAY BAHÇESİNDE OTURURKEN MERHUM POSTACI ÖMER EMMİ, ÇELTEKLİ DELİ MEMET EMMİYE :
-" MEMET! ŞU ŞEYH NUSREDDİN YATIRI İLE İLGİLİ HALİNİ Bİ ANLAT " DEDİ.
MEMET EMMİ ÖNCE BİR ORALET İSTEDİ. ORALET GELDİ BİR YANDAN ORALETİNİ İÇERKEN BİR YANDAN DA MAZİSİNİ ANLATMAYA BAŞLADI:
-" BİR KIŞ GECESİ ŞEYH NUSREDDİN HAZRETLERİNİN TÜRBESİNİN KAPISININ ÖNÜNE OTURMUŞDUM. GECE HEM KAR, HEM DE FIRTINA VARDI. Bİ HAYLİ DE ÜŞÜDÜM İDİ. BİRDEN KAPI AÇILDI. ŞEYH NUSREDDİN BABANIN RUHANİYETİ GÖRÜNDÜ. BANA "MEHMET EVLADIM SEN ÜŞÜMÜŞSÜN İÇERİ GEL ." DEDİ. İÇERİ GİRDİK BERABERCE SABAHA KADAR ZİKİR ÇEKTİK." DEDİ.
ALLAH MEKANINI CENNET EYLESİN.

Not : Delilik iki türlüdür. Biri akıl delisi diğeri Allah delisi. Allah delisi olmak her yiğidin kârı değildir. Vesselam.

GENİŞ BİLGİ İÇİN TIKLAYIN

14 Nisan 2013 Pazar

ZİLE TEKKE KÖYÜNDE ANMA VE KUTLU DOĞUM ETKİNLİĞİ

Zile Şeyhnusrettin Köyü (Tekke)
4. Kutlu Doğum Haftası ve "Şeyhnusrettin Hz." Anma Etkinlikleri 13 Nisan 2013 Cumartesi günü 11.00-14:00 saatleri arasında çeşitli etkinliklerle gerçekleşti. Köy Camiindeki Mevlid-i Şerif okunmasıyla başlayan programa, Zile Belediye Başkanı Lütfi Vidinel,Garnizon Komutanı Hüseyin Direk, Zile Müftüsü İlyas AKYAZI,Zile Milli Eğitim Müdürü  Seyfi Göktekin, Akparti ilçe başkanı Yusuf Güzel, çok sayıda ilçemiz ve çevre köylerden gelen misafirler katıldı.

 İlçe Müftüsü Mevlid-i şerif programının sonunda yaptığı konuşmada, Şeyhnurettin Hz. hakkında bilgi vererek, tasavvuf ve tarikatların insanın nefsini terbiye etmedeki öneminden bahsederek Şeyh Edebali'nin şu sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Cahil ile dost olma, ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.
Saygısızla dost olma, usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.
Görgüsüzle dost olma, yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.
Namertle dost olma, mertlik bilmez, yürek bilmez,dost bilmez; üzülürsün.

 Okunan 22 hatim, 1350 yasin-i şerif, 868 bin tevhid, 645 bin salevat ve 16700 ihlas ile Mevlid-i şerifin duasının yapılmasını müteakip, huşulu bir cemaat ile öğle namazı eda edildi.

 Namazdan önce ve sonra,  gelen misafirler şeyhnusrettin hazretlerinin kabrini ziyaret ederek fatiha okudular.Cami bahçesinde misafirlere yemek ikramıyla program sona erdi.

7 Nisan 2013 Pazar

"Şeyhnusrettin Hz" Anma Etkinlikleri Daveti

13 Nisan 2013 Cumartesi Günü
    [Saat]
    11:00 - 14:00

Tokat Zile Şeyhnusrettin Köyü (Tekke), IV. Kutlu Doğum Haftası ve "Şeyhnusrettin Hz" Anma Etkinlikleri 13 Nisan 2013 Cumartesi günü 11.00-14:00 saatleri arasında çeşitli etkinliklerle gerçekleştirilecektir. Tüm Müslümanlar davetlidir....

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Şeyh Nasuriddin'in Hayatını Anlatan El Yazması Eser

Şeyh Nusrettin Türbesi :
İstasyon’un güney tarafında köye ismini veren Şeyh Nusrettin külliyesi bulunmaktadır. Şeyh Nusrettin ile ilgili Evliya Çelebi 1650’lerde şunları yazmaktadır :

“Şeyh Nusret Bektaş-ı Hacı Veli ile Horasan’dan gelmiş ceddimiz Hoca Ahmet Yesevî halifelerinden olup Horasan illerindendir. Tekke, Zile vâdisinde mâmur ve şenlikli bir imâret olup, mescid ve misafirhâneli bir yerdir. Hattâ tekkesinin önünde yaşlı, büyük bir dut ağacı vardır. Bir tarafı çürümüştür. Çürüyen yerden bir kaymak koparıp ateşli hastalıklara tütsü yapsalar, şifa bulur. Denenmiştir. Bu ağacın çürüğünü, bütün halk dört yüz yıldan beri alırlar. Böyle iken yine zerre kadar eksilmez, koparılan yer de belli olmaz. Ben dahi öyle gördüm ve bir parça alıp sakladım.”
Yayınladığımız 1301/1886 tarihli Sivas Salnamesi’nde “Soyu temiz ulu Şeyh Nusrettin Veli Hazretleri kasabaya bir saat mesafede kendi adıyla bilinen köyde yatmaktadır. Olağanüstü bazı kerametleri rivayet olunur. Hattâ Üçköy’de kerametleri ile çıkardıkları su halen akmaktadır.” diye yazmaktadır.

H. Cahit Öztelli Şeyh Nusrettin Tekkesi'ni 1940’larda Müftü Arif Kılıç ile birlikte ziyâret eder ve daha sonra şunları yazmaktadır :

“Zile’ye yedi kilometre uzaklıkta ve istasyon yakınlarında kendi adı ile anılan ve Tekke de denilen köyde yatmakta olan bir azizdir. Otuz yıl önce Zile Müftüsü merhum Arif Kılıç ile birlikte bu köye gitmiştik.
Evliya Çelebi’nin söz konusu ettiği dut ağacını da gördük. Ne yazık ki, tekkelerin kapatılması sırasında “İnkılâp yobazı” bir kaymakam tarafından ağacın kestirildiğini söylerler. Yerden başlamak üzere ancak bir metre kadar gövdesi kalmıştı, kurumuştu. Yedi - sekiz yüzyıllık eseri kendi eli ile yok eden acaba başka uluslar var mıdır?

Köylüler bu ağacın gövde kabuklarının tütsüsü ile sıtmanın iyi olduğunu söylediler. Evliya Çelebi üç yüzyıl önce de böyle olduğunu bildiriyor.”

25 Nisan 2012 Çarşamba

ŞEYH NUSRETTİN KÖYÜNDE 2012YILI KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİ


                  Şeyh Nusrettin Hazretlerini anma ve Kutlu Doğum Programının 3.sü 22 Nisan Pazar günü Şeyh Nusrettin Köyünde yapıldı.
                  Bu yıl önceki yıllardan farklı olarak cami girişinde resim sergisi açıldı ve cami çıkışında yemek esnasında Tokat'tan getirilen Grup ecrin ilahi grubu tasavvuf müziği ziyafeti sunuldu. Program 11.45 civarında Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayarak ilahi, kaside ve tekbirlerle devam etti.
                  İlçe Müftüsü İlyas AKYAZI tarafından tasavvuf,tarikat ve Şeyh Nusrettin Hazretlerinin hayatı hakkında bilgi verdi, O'na göre tevbenin kabul olmasının dört şartını anlattı. Daha sonra toplu okunan tesbihatın ardından, cemaat tarafından okunmuş olan hatm-i şerif, tevhid ve salevatların toplu duası yapıldı. Namazı müteakip misafirlere ikram edilen birlik yemeği ile program sona erdi.
                   Programa İlçe Kaymakamı Nuri ÖZDER,İlçe Milli Eğitim Md. V. Metin PORSUK, İl Genel Meclisi üyeleri, Din Görevlileri ve çok sayıda vatandaşın katıldığı görüldü.

19 Ekim 2011 Çarşamba

Şeyh Nasıreddin Tekkesi - Tarihçi Necdet Sakaoğlu

Şeyh Nasıreddin Tekkesi - Tarihçi Necdet Sakaoğlu
Harzem Devleti'nin (H. 612) M. 1216'da Cengiz Han tarafından istilâsı üzerine, Harzem diyarının nüfuslu zenginlerinden Hamza Bey Erzincan'a hicret eder. Hamza Bey, yanında bulunan biricik oğlu Nusreddin'in tahsiline fevkalâde ihtimam gösterir. Yüksek bir bilim adamı olarak yetişmesini sağlar.

Bir müddet sonra Hamza Bey vefat eder. Oğlu Nusreddin Efendi'de Erzincan'da evlenir. Bu izdivaçtan Fatma isminde bir kızı dünyaya gelir. Fatma büyüdükten sonra Erzincan'ın mağruf âlimlerinden Sırâcüddin Efendi ile evlenir. Bu Fatma Hanım'dan Acepşir isminde bir oğlan, Ümmügülsüm adında bir kız dünyaya gelir.

Nusreddin Efendi, kızını (Fatma), damadını (Sırâcüddin) ve torunlarını alarak, Erzincan'dan Zile'ye hicret eder. Bir müddet Kazova'da kalır. (Burada Cebel-i Ebyaz adı verilen dağda kalırlar.) Daha sonra kendi adı verilen, suyu ve ağacı bol olan Aksaray (Şeyh Nusreddin) Köyü'ne yerleşirler.

Şeyh Nusreddin burada, pek çok değerli insanlar yetiştirmiş, bütün memleket ahalisini ilminden istifade ettirmiştir. İşte bunlardan birisi de Karaşeyh'tir. Şeyh Nusreddin Efendi Zile'de yerleştikten sonra, o sıralarda Zile'de irşâd ve ilim neşri ile meşgul olan Muiniddin Halil Efendi'ye kızından torunu Acepşir'in kızkardeşi Ümmügülsüm'ü verir.

Bu izdivaçtan çok şöhretli ve seçkin bir âlîm olan Şeyh Edhem Çelebi 27 Recep H. 700 (M. 1301)'de dünyaya gelir. Şeyh Nusreddin Efendi, kendi adını taşıyan köyde olup, türbe içersinde yatmaktadır. Ziyâretgâhtır.

O ALLAH ki yükseklerin yükseğidir. Misk ve amber gibi pak kokulu bu toprakta medfun olan ve kerameti açık bulunan zatın (Şeyh Nusreddin) icazetname suretidir.

Bismillahirrahmanirrahim.
Âlemlerin Rabbi'si olan Allah'a hamdolsun. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in ve Ali'nin ve ashabının üzerine salât ve selâm olsun. Fukaranın işlerini görmek üzere makamımızı O'na verdik. Fakir ve miskin dervişlerin yanından ayrılmayacak, onların arzularını yerine getirecek, terbiyeler ile meşgul olacaktır. O'na ve kendime Allah'tan tevfik ve hidâyet dilerim. Bunu kendime nâib kıldım, vekilimdir her yerde halifemdir. Müridlerin terbiyesi ve istidadı olanların te'dibine memurdur. Bunun elinden tutan, benim elimden tutmuş olur. Bunun emrine uyan, benim emrime uymuş olur. Buna uyan doğru hareket etmiş olur. Duası Allah indinde müstecap olur. Bu, dervişleri terbiye eden meşâyıh zümresindendir. Başına ihvan toplar, terbiye eder. Allah işini kolaylaştırsın. Yaptığım bu vasiyeti, bizi seven kadîm tarikat sahibi olan zatlar dinlediler ve şahit oldular. Tarikatın kadîm edebleriyle Kur'an'm ve hadis'in ahkâmı ile amel tavsiye eylerim. Bir gün mal ve evlâdın fayda vermeyup, ancak kalbi selimin fayda vereceği Kıyamet Günü'nü hatırdan çıkarmamayı ve o gün ile meşâyıha hürmet ve muhabbet etmeyi tavsiye ederim. En büyük şeyhlerin şephi zühd ve takva sahibi Hacı Yusuf Oğlu Seyyid Şeyh Mehmed. Bu da şeyh kılavuzunun tilimizi ve talebesi bu da Seyyid Ömer oğlu Şeyh Mahmud'un tilmizi, O da Seyyid Ömer'in tilmizi, O da şeyh Salhacı'nın tilmizidir. Bu suretle şeyh allameye vasıl olur. O da Rekişe oğlu Şeyh Satılmış'ın tilmizi, O da Yakup oğlu Şeyh Bulduğun tilmizi, O da şeyhlerin şeyhi şeyh Aldoğdu'nun tilmizi, O da Şeyh Hacı Mehmed'in tilmizi, O da Şeyh Ubeydin tilmizi, O da Şeyhi muazzam Şeyh Musa Nuzili'nin tilmizi, O da Şeyh Arif Lemci'nin tilmizi, O da Şeyh Müslimi Serdeci'nin tilmizi, O da zamanın kutbu Şeyh Ali Hardesi'nin tilmizi, O da Ömer Faruk Hazretlerinin tilmizi, O da Peygamber Efendimiz'in tilmizidir.

İnsanın tevbesi dört şeyle hâsıl olur.

1 - Dilini faydasız sözden, gıybet ve yalandan saklamak.
2 - Hiç kimseye kalbinde düşmanlık bulundurmamak.
3 - Fena adamlardan ayrılmak.
4 - Ölümü hatırdan çıkarmamak ve günahlara istiğfar ederek ibadete çalışmaktır.

Evliya Çelebi meşhur 10 ciltlik Seyahatname isimli kitabının III., IV. cildinin 186. sahifesinde (Üç Dal Neşriyat - İST. 1986) aynen şöyle yazmaktadır : "Zile Ovasında Şeyh Nusret Tekkesi menziline geldik. Bu Şeyh Nusret Hacı Bektaş-ı Velî, Horasan'dan gelmiş ceddimiz Hoca Ahmed Yesevî halifelerinden olup, Horasan illerindendir. Tekke, Zile vadisinde mâmur ve şenlikli bir imaret olup, mescid ve misafirhâneli bir yerdir. Başı ve ayağı çıplak, 70 adet fukarası vardır. Bu diyar halkı, Şeyh Nusret'e gayet bağlıdırlar. Hatta tekkesinin önünde yaşlı, büyük bir dut ağacı vardır. Bir tarafı çürümüştür. Çürüyen yerden bir kıymık koparıp ateşli hastalıklara tütsü yapsalar, şifa bulur. Denenmiştir. Bu ağacın çürüğünü, bütün halk dörtyüz yıldan beri alırlar. Böyle iken yine zerre kadar eksilmez, koparılan yer de belli olmaz. Ben dahi öyle gördüm ve bir parça alıp sakladım. Bu ağacın diğer tarafı öyle lezzetli dut verir ki, yiyen sanki misk koklamış olur. Zile şehrinin ayan ve eşrafına bu duttan dervişler hediye götürüp, hediye alırlar."

Şeyh Nasıreddin Tekkesi - Tarihçi Necdet Sakaoğlu